29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’nda 3 ülkeye bildiri tepkisi!

Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan, Mısır ve GKRY'nin katılımıyla yapılan zirve sonrası yayımlanan bildiriye tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: Yunanistan, Mısır ve GKRY liderlerinin katılımıyla 19 Ekim 2021'de yapılan üçlü zirvenin ardından yayınlanan bildiri, Yunan/Rum ikilisinin Türkiye'ye ve KKTC'ye yönelik hasmane politikalarının yeni bir tezahürüdür. Bu bildiriye Mısır'ın da dahil olması ise, Mısır yönetiminin Doğu Akdeniz'de işbirliği yapabileceği gerçek adresi halen kavrayamamış olduğunun göstergesidir. Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'nin dahil olmadığı hiç bir girişimin başarıya ulaşamayacağını dosta da düşmana da gösterdik. Türkiye, bölge ülkeleri arasında işbirliğini artıracak enerji projelerini desteklemektedir. Ancak, bu projelerin Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarını gözardı etmemesi ve kapsayıcı olması lazımdır. Bildirideki ifadelerin aksine, bölgedeki gerginliğin esas kaynağı Yunan/Rum ikilisinin maksimalist ve gayri hukuki deniz sınırı iddiaları ve Kıbrıs Türklerini yok saymalarıdır. Bu ikilinin Doğu Akdeniz'de gerginlik çıkarmak için kıta sahanlığımızı ihlal teşebbüslerine geçtiğimiz günlerde gerekli cevap verilmiştir. Hem kendi haklarımızı, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını kararlılıkla korumaya devam edeceğiz. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından sözkonusu ortak bildiriye ilişkin yapılan açıklamayı destekliyoruz. Ada'daki gerçekleri reddeden bir anlayışın Kıbrıs meselesinin çözümüne katkı sağlaması mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmeden yeni bir müzakere sürecinin başlamasının sözkonusu olmayacağını bir kez daha hatırlatırız. Ayrıca, bir takım gayrımeşru gruplara verdikleri destekle Libya'nın istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açan bu ülkelerin, şimdi Libya'nın meşru Hükümetiyle imzaladığımız Mutabakat Muhtıralarını hedef almaları, en başta Libya'nın çıkarlarına ve egemenliğine saygısızlıktır. KKTC: Rum tarafının Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklama yok hükmündedir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklamaya tepki göstererek, "Açıklama KKTC için yok hükmündedir." ifadesini kullandı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Rum tarafının, Yunanistan ve Mısır ile bugün gerçekleştirdiği üçlü zirve sonrası yaptıkları ortak açıklamada yer alan hususların Ada'daki siyasi ve hukuki gerçekleri yansıtmadığı kaydedildi. Kıbrıs meselesine ilişkin konularda GKRY ve diğer tarafların muhatabının KKTC olduğu vurgulanan açıklamada, "Kıbrıs Adası'nda biri KKTC diğeri de GKRY olmak üzere iki ayrı devlet bulunmaktadır. Bu iki devletin yaptıkları açıklama ve aldıkları kararlar sadece kendilerini bağlamaktadır. Rum tarafının Yunanistan ve Mısır ile yaptığı ortak açıklama KKTC için yok hükmündedir." ifadelerine yer verildi. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Anılan ortak açıklama gerçekleri saptırmayı amaçlamaktadır. Her şeyden önce Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim Rum tarafının tek taraflı faaliyetlerinin bir eseridir. Rum tarafının ilk kışkırtıcı faaliyetinin Mısır ile imzaladığı tek yanlı deniz hudutlarının sınırlandırılması anlaşması olduğu da anımsanacaktır. Kıbrıs Türk halkının haklarını ihlal eden Rum tarafının siyasetine Mısır'ın destek vermesini kınamaktayız. Kıbrıs Türk tarafı Temmuz 2019 tarihinde hidrokarbon kaynaklarının ortak yönetimine ilişkin kapsamlı ve yapıcı bir öneri yapmıştır. Bu önerimiz halen geçerlidir. Bölgede işbirliğinin yolunu açacak bir öneri de Anavatan Türkiye tarafından yapılmıştır. İlgili tarafları bir konferansta bir araya getirmeyi öngören bu öneriyi KKTC de desteklemektedir ancak GKRY ve Yunanistan ile diğer üçüncü tarafların haklarımızı ihlal edecek girişimlerine sessiz kalmamız beklenmemelidir. KKTC, Anavatan Türkiye ile birlikte meşru hak ve çıkarlarımızı muhafaza etme kararlılığını sürdürecektir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), devletimizin belirlediği ruhsat alanlarında Kıbrıs Türk halkı adına çalışmalarını yürütmeye devam edecektir. Rum tarafının tek yanlı faaliyetlerine eşdeğer ve eş zamanlı adımlarla karşılık verilecektir."

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç'ten 10 ülkeye "Osman Kavala" tepkisi: Türkiye'ye bu şekilde ültimatom kabul edilemez

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bilgiç, bakanlıkta basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Bilgiç, haziran ayında yapılan Antalya Diplomasi Forumu'nu gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, bu forumun ikincisinin 13 Mart'ta Antalya'da yapılacağını söyledi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bilgiç, F-35 projesi Türkiye'nin F-16 modernizasyonuna ilişkin, "F-16 filomuzun iyileştirilmesine yönelik çalışmalar, modernizasyon faaliyetleri zaten ihtiyaca göre yıllarca yapılıyor. S-400 tedariki nedeniyle F-35 programından ayrılmak durumunda kaldık. F-35 programından ayrılmamız sadece Türkiye'ye değil NATO'nun da caydırıcılığına önemli bir darbe vuran bir adım. Türkiye F-35 projesinin kurucu ortaklarından biri, biz yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Bu F-35 projesi çerçevesinde ABD'ye yaklaşık 1,4 milyar dolar ödeme yaptık. Bizim için aslında seçenekler basit ya bu programa geri döneceğiz ya bize vaat edilen uçakları alacağız ya da paramızı iade edecekler. Bu çerçevede F-35 için ödenen meblağın F-16 filomuzun modernleştirilmesi için kullanılması da bir seçenek olarak gündemde. Bu konuyu ABD'li paydaşlarımız ile tartışıyoruz. Bunun sonucuna göre de hareket edeceğiz" dedi. 'HEDEFİMİZ KALICI İSTİKRARIN SAĞLANMASI' Bilgiç, Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinin devam ettiği zaman içinde, rejim güçlerinin İdlib'de sivillerin ölümüne neden olan saldırısına ilişkin, "Rejimin dün toplu saldırıları neticesinde aralarında çocukların da bulunduğu çok kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. Cenevre'de 6'ncı turu devam eden Anayasa Komitesi Toplantıları sırasında sivillerin bu şekilde doğrudan hedef alındığı saldırı aslında rejimin askeri çözüme yönelik tavrını maalesef koruduğunu gösteriyor. Bizim temel hedefimiz İdlib'de kalıcı istikrarın sağlanması. Tabiatı ile siyasi çözümü öncülüyoruz. Rejimin destekçileri Rusya ve İran'a de gerekli mesajları vermekteyiz" diye konuştu. 'KABİL ZİYARETİ İÇİN KESİN TARİH SÖYLEMEK ZOR' Bilgiç, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Kabil'e yapacağı ziyaretin netleşip netleşmediğine ilişkin soruya, "Bu ziyaret konusu aslında New York'ta gündeme gelen bir husustu. Daha sonra Endonezya Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye yaptığı ziyarette görüş alışverişi yapıldı. Lojistik düzenlemeler, kimlerin katılacağına ilişkin gerekli düzenlemeler devam ediyor. Kesin tarih söylemek zor; ama düzenlemeler devam ediyor" yanıtını verdi. Bilgiç, Suriye Şam yönetimi ile gelecek dönemde diyaloğun mümkün olup olmadığı sorusuna, rejim ile herhangi bir temasın bulunmadığı yanıtını verdi. 'KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ' Sözcü Bilgiç, 10 büyükelçiliğin Osman Kavala açıklaması ile ilgili, "AB Konseyi'nin 47 üyesi var. Onların sadece 10'u böyle bir açıklamada bulundu. Biz açıklamaya tepki verdik. Hiçbir organ, makam, merci, kişi tarafından yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hakimlere emir ve talimat verilemez, tavsiye ve telkinde bulunulamaz. Türkiye'de devam eden bir yargı süreci var. Aslında yargıya müdahale edilmemesi gerektiğini bu ülkelerin kendileri çok da iyi biliyor. Türkiye'de bu şekilde Türkiye devletine ültimatom verilmesi kesinlikle kabul edilemez. Biz bunu kabul etmediğimizi söyledik. Büyükelçiliklerin görevleri ve yükümlülükleri bulundukları ülkelerin iç işlerine karışmamak. Kabul etmediğimizi, reddettiğimizi söyledik" dedi. 'BİZİM AÇIMIZDAN AB'NİN NE SÖYLEDİĞİ ÖNEMLİ DEĞİL' Bilgiç, AB Komisyonu'nun Türkiye raporuna ilişkin ise "AB Komisyonu'nun raporu çifte standartlı yaklaşım ile yayımlanmış bir rapor. Tepkimizi geniş şekilde ortaya koyduk. Bizim açımızdan AB'nin ne söylediği çok önemli değil. Rapor baştan aşağıya çifte standart ile yazılmış. İddialar var raporda; biz bunların hiçbirini kabul etmiyoruz" diye konuştu. ABD İLE İLİŞKİLER Tanju Bilgiç, ABD ile ilişkilerle ilgili "Türkiye olarak biz her ülke ile iyi ilişkiler tesis etmek istiyoruz. ABD ile müttefikiz. NATO'da beraberiz. Müşterek çıkarlar ve benzer hedeflere sahibiz. Koronavirüs sonrası dünya ekonomisi gibi konularda benzer görüşlerimiz var. ABD yetkilileri ile temas ediyoruz. İlişkilerimizin mükemmel olduğunu da söylemek zor. Özelikle PKK, YPG, PYD ve FETÖ terör örgütlerine destek, tek taraflı yaptırımlar gibi konularda izledikleri tutum nedeniyle ABD ile ilişkilerimizde bazı sorunlar var. Bizim temel beklentilerimiz 'ilişkilerimizi etkin yönetelim' diğer yandan sorunlarımızı çözelim. Önümüzdeki dönemde de ABD ile temaslarımız sürecek" dedi. 'GEREKLİ CEVABI VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ' Sözcü Bilgiç, Doğu Akdeniz konusuna ilişkin, "Doğu Akdeniz konusunda hem Yunanistan hem de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Doğu Akdeniz'de gerginliği arttıracak adımlar atıyor. Akdeniz'de kıta sahanlığımıza araştırma gemisi gönderme çabaları devam ediyor. Biz bu tahriklere hem sahada hem de masada yanıtlarını veriyoruz ve haklarımızın ihlaline de asla müsaade etmiyoruz. Rum kesimi de kasım ayında yeni bir sondaja başlayacaklarını duyurdu. Bu gerçekleşirse biz de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için Türkiye olarak bu tür meydan okumalara gerekli cevapları vermeye devam edeceğiz" diye konuştu. Dışişleri Sözcüsü Bilgiç, Yunanistan ile istişari görüşmelerin de devam ettiğini vurguladı. Bilgiç, "Cumhurbaşkanı'mız açık şekilde ifade etti. Türkiye'ye herhangi bir tehdit nereden gelirse gelsin Türkiye'nin tepkisi ile karşılaşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti gerekli adımları kararlı şekilde atacaktır. Bu Suriye için de geçerli. Ne zaman şartlar uygun olursa Türkiye Cumhuriyeti gerekli operasyonu, harekatı yapar" dedi.

2 yıl önce

10 elçinin işi artık zor: Dışişleri Bakanlığı yok sayacak

ABD’nin de aralarında bulunduğu 10 büyükelçinin, Osman Kavala’nın yargılama sürecine ilişkin Türk yargısını hedef alan ortak açıklamalarının yankısı sürüyor. Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak toplu olarak uyarılan ve Türkiye’nin tepkisi iletilen büyükelçiler konusunda son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin?” açıklaması yapmıştı. Bu açıklama, büyükelçilere yaptıklarının faturasını ödetecek olası karşı adımları gündeme getirdi. AŞAMALI HAMLELER Diplomaside yerleşik kurallar uyarınca, Türkiye’nin egemenlik haklarını açık şekilde ihlal girişiminde bulunan büyükelçiler, Viyana Sözleşmesi’yle yüzleşmek zorunda kalacaklar. Diplomaside, persona non grata (istenmeyen adam) ilanı, son seçenek. Ancak bu seçeneğe kadar aşama aşama uygulanabilecek diplomatik hamleler bulunuyor. KISITLAMALAR GÜNDEMDE Türkiye karşıtlığında buluşan büyükelçiler için bürokratik talep ve işlemlerini yavaşlatıcı uygulamalar devreye girebilir. Türkiye Cumhuriyeti dahilinde büyükelçilerin taleplerine olumlu yanıt verilmemesi, üst düzey görüşme, randevu isteklerinin reddedilmesi gibi tedbirler, bu doğrultuda ilk etapta uygulanabilecek karşılıklar arasında. Gerilimin sürmesi halinde bu tedbirlerin bir ileri aşamasında ise büyükelçileri ‘yok sayma’ seçeneği yer alıyor. SON ÇARE DEPORT Büyükelçilerin, Viyana Sözleşmesi 41. maddesi 1’inci fırkasında düzenlenen “bulunduğu devletin içişlerine karışmama” görevini ihlal ettiği gerekçesiyle “persona non grata(istenmeyen adam)” ilan edilmesi yer alıyor. Ancak Ankara henüz bu aşamadan uzakta ve süreci izliyor. Ankara, Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının yerine getirilmesi konusundaki taleplerin konuşma zeminini Avrupa Komisyonu olarak görüyor.

2 yıl önce

Bild gazetesinin ‘Hollanda büyükelçisi sınır dışı edildi’ iddiasına Dışişleri Bakanlığı’ndan yalanlama

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter'dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Hakkari Yüksekova'ya yeni geldik, takip ettiğimiz haber de geldi. Çukurca sınırından sızan 2 terörist, J-SİHA, yakın hava desteği ve ayrıca kara operasyonuyla ölü ele geçirildi. Laftan anlamıyorlar. Gözü alıyorsa Karayılan gelsin, fare gibi saklanmasın. Onun da sırası geliyor." "Talimatlarınız elimizde" Bakan Soylu, Twitter hesabından yaptığı diğer paylaşımında 2 terörist ile birlikte ele geçirilen mühimmatları açıkladı. Soylu, "Dün gece Çukurca’ya sızan ve ölü ele geçirilen teröristlerdeki mühimmatlar; 2 adet M-16 Piyade Tüfeği, 4 adet el bombası, 9 adet M-16 şarjörü, 1 adet patlayıcı ateşleme düzeneği. Ayrıca talimatlarınız elimizde. 112'yi ararsanız getiririz veya Meclis'teki arkadaşlarınıza bırakırız" dedi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı: Sudan'da darbe teşebbüsünde bulunulduğu yönündeki haberleri derin endişeyle karşılıyoruz

Sudan'da bir grup askerin sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ile ülkeyi yöneten koalisyon hükümeti ortağı partilerin liderlerini gözaltına aldığı bildirildi. Görgü tanıklarından edinilen bilgiye göre, iktidardaki koalisyon liderlerinin gözaltına alınmasının ardından Hartum'daki bazı bölgelerde protestolar başladı. Gözaltına alınanlar arasında Başbakan Hamduk ile Sudan'da iktidar koalisyonu Özgürlük ve Değişim Güçleri'nden yöneticilerin de bulunduğu açıklandı. Gözaltılar sonrası başkent Hartum'da protesto gösterilerinin başladığı ve bazı yollarda göstericilerin lastik yakarak yolları trafiğe kapadığı kaydedildi. Sudan Enformasyon Bakanlığı ise Egemenlik Konseyi üyelerinden bazıları ve geçiş hükümetinin bazı bakanlarının ortak askeri güçler tarafından tutuklandığı bilgisini paylaştı. Ülkedeki askeri hareketlilik sonrası internet ve telefon hatlarında kesintiler yaşanıyor. SUDAN'DA DARBE GİRİŞİMİ SONRASI HALKA SOKAĞA İNME ÇAĞRISI Sudan Meslek Odaları Birliği, ülkede bu sabah düzenlenen darbe girişimine karşı halkı sokağa inmeye çağırdı. Sudan Meslek Odaları Birliği yaptığı açıklamada, Sudan halkını sivil hükümete karşı yapılan "askeri darbeye" karşı sokağa inmeye davet ederken, bazı siyasi partiler sivil itaatsizlik çağrısında bulundu. Ülkenin en büyük siyasi partilerinden Ümmet Partisi, gözaltıları "darbe girişimi" olarak nitelendirdi. Sudan'da bir grup askerin sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ile ülkeyi yöneten koalisyon hükümeti ortağı partilerin liderlerini gözaltına aldığı bildirilmişti. Yerel medyada, gözaltına alınanlar arasında Sanayi Bakanı İbrahim el-Şeyh ve Enformasyon Bakanı Hamza Balloul'un da bulunduğu belirtilmişti. İktidardaki koalisyon liderlerinin gözaltına alınmasının ardından Hartum'daki bazı bölgelerde protestolar başlamıştı. Sudan Meslek Odaları Birliği, Aralık 2018'deki "halk devrimine" sahip çıkılması ve sivil yönetime geçiş talebiyle yaklaşık 2 haftadır başkent Hartum'un merkezi ile Bahri ve Umdurman bölgelerinde, Kesele, Gadarif, Niyala, Cineyne, Sinnar, Damazin, Medeni, Ubeyd gibi birçok kentte devrimi ve mevcut sivil hükümeti destekleyenler gösteriler düzenliyordu. Birlik, daha önce eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in 30 yıllık iktidarına son veren kitlesel halk protestolarına öncülük etmişti. SUDAN'DA ASKERLER RADYO VE TELEVİZYON MERKEZİNİ BASARAK ÇALIŞANLARI GÖZALTINA ALDI Sudan Enformasyon Bakanlığı, askeri güçlerin başkent Hartum'un Umdurman bölgesindeki radyo ve televizyon merkezini basarak çok sayıda çalışanı gözaltına aldığını açıkladı. Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Askeri güçler, Umdurman'daki radyo ve televizyon karargahını bastı ve çok sayıda çalışanı gözaltına aldı." ifadesi kullanıldı. Açıklamada ayrıca ev hapsinde tutulan Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk'un barışçıl şekilde devrimlerini korumak için halka sokaklara inmesi çağrısı yaptığı aktarıldı. SUDAN DIŞİŞLERİ BAKANI, BAŞBAKAN HAMDUK'UN GÖZALTINA ALINMASININ "KABUL EDİLEMEZ" OLDUĞUNU AÇIKLADI Sudan Dışişleri Bakanı Meryem Sadık el-Mehdi, Başbakan Abdullah Hamduk'un gözaltına alınmasının "çok tehlikeli ve kabul edilemez" olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Mehdi, televizyonda yaptığı açıklamada, iletişim araçlarının kesilmesi ve köprülerin kapatılması nedeniyle bakanlar arasında iletişimin de kurulamadığını belirtti. Gözaltına alınan Başbakan Hamduk'un bilinmeyen bir yerde tutulmasının çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Mehdi, bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Mehdi, iktidardaki siviller ve ordu arasındaki iş birliğinin ciddi sınavdan geçtiğinin altını çizerek "Yapılacak herhangi bir darbe reddedilir. Buna tüm sivil yollarla direneceğiz." diye konuştu. SUDAN'DA BİNLERCE KİŞİ ASKERİ MÜDAHALEYE KARŞI SOKAKLARA İNDİ Sudan'da sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ve bazı siyasilerin gözaltına alınmasına karşı binlerce kişi sokaklara inerek gösteri düzenledi. Bilinmeyen bir yerde tutulan Sudan Başbakanı Hamduk'un barışçıl bir şekilde devrimlerini korumak için halkı sokağa çağırması sonrası Sudanlılar, başkent Hartum'un farklı bölgelerinde bir araya geldi. Sudan bayrağı taşıyan binlerce kişi askeri müdahaleye karşı gösteri düzenlemeye başladı. Lastik yakarak yolları kapatan Sudanlılar, Hartum'daki ordu karargahı çevresine yürüyüş düzenledi. Göstericiler, "Asıl devrim şimdi başladı", "Darbeyi kabul etmiyoruz", "Devrimden dönüş yok" şeklinde sloganlar attı. Öte yandan karargah yakınlarında açılan ateş sonucu bazı göstericilerin yaralandığı öne sürüldü. BAŞBAKAN HAMDUK'TAN "SOKAKLARA İNİN" ÇAĞRISI Sudan Dışişleri Bakanı Meryem Sadık el-Mehdi, Başbakan Hamduk'un bilinmeyen bir yerde gözaltına alınmasının çok tehlikeli ve kabul edilemez olduğunu belirtmişti. Hamduk, barışçıl bir şekilde devrimlerini korumak için halka sokaklara inmeleri çağrısı yapmıştı. SUDAN EGEMENLİK KONSEYİ BAŞKANI BURHAN, EGEMENLİK KONSEYİ VE HÜKÜMETİN FESHEDİLDİĞİNİ AÇIKLADI Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, Egemenlik Konseyi ve hükümeti feshederek olağanüstü hal ilan ettiğini açıkladı. Burhan, devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, geçiş dönemi hükümlerini feshettiklerini ve Anayasal Bildiri Anlaşmasının bazı maddelerini askıya aldıklarını belirtti. Burhan, ülkede olağanüstü hal ilan ettiklerini ayrıca 18 eyaletin valilerinin görevden alındığını kaydetti. Eski rejimin izlerini ortadan kaldırıma sözü veren Burhan, yolsuzlukla mücadele komitesinin çalışmalarının askıya alındığını ifade etti. İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATINDAN SUDANLI TARAFLARA "GEÇİŞ DÖNEMİ ANLAŞMALARINA BAĞLI KALMA" ÇAĞRISI: İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Sudan'da yaşanan son gelişmelere ilişkin tüm taraflara "Anayasal Bildiriye ve geçiş dönemi anlaşmalarına bağlı kalmaları" çağrısında bulundu. İİT, Sudan'da sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ile bazı siyasilerin alıkonulması ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, "Diyalog, Sudan halkının üstün çıkarlarına öncelik vermek ve onların güvenlik, istikrar, kalkınma ve refah özlemlerini gerçekleştirmek için farklılıkların üstesinden gelmenin yoludur." ifadelerine yer verildi. Sudanlı tüm taraflara "Anayasal Bildiriye ve geçiş dönemi anlaşmalarına bağlı kalmaları" çağrısı yapılan açıklamada, ülkede son yaşanan olaylardan endişe duyulduğu kaydedildi. ARAP BİRLİĞİNDEN SUDANLI TARAFLARA "GEÇİŞ DÖNEMİ ANLAŞMALARINA BAĞLI KALMALARI" ÇAĞRISI Arap Birliği, Sudan'da son yaşananlara ilişkin endişe duyulduğunu bildirerek tüm taraflara "geçiş dönemi anlaşmalarına bağlı kalmaları" çağrısında bulundu. Birlik, Sudan'da sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ile bazı siyasilerin alıkonulması ve sonrasında yaşanan gelişmelere ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. "Arap Birliği, Sudan'da yaşanan gelişmeler karşısında son derece endişeli. Birlik, Sudanlı tüm taraflardan 2019 yılında imzalanan Anayasal Bildiri ve 2020'de yapılan Cuba Barış Anlaşması'na tam olarak uymalarını talep ediyor." ifadesine yer verilen açıklamada, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın da geçiş dönemiyle ilgili olarak üzerinde anlaşmaya varılan ve seçimlerin yapılmasını sağlayacak tüm kararlara ve anlaşmalara saygı gösterilmesinin önemli olduğunu belirttiği aktarıldı. Ebu Gayt'ın ayrıca, "Sudan'da geçiş sürecini sekteye uğratacak veya ülkedeki istikrarı sarsacak her türlü adımdan kaçınılması" gerektiğini vurguladığı kaydedildi. AB: SUDAN'DA DEVAM EDEN OLAYLARI BÜYÜK ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Sudan'daki olayları büyük endişeyle takip ettiklerini belirtti. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da darbe girişimini durdurma çağrısı yaptı. Borrell, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Sudan'da devam eden olayları büyük endişeyle takip ediyoruz. AB, tüm paydaşları ve bölgesel ortakları geçiş sürecini yeniden rayına oturtmaya çağırıyor." ifadesini kullandı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da yaptığı yazılı açıklamada "Sudan'da bir başka darbe girişimi olduğuna dair haberler dehşet verici ve bu girişimin açıkça kınanması gerekiyor. Sudan'da güvenlikten ve devlet düzeninden sorumlu olan herkesi demokrasiye barışçıl siyasi geçiş sürecini sürdürmeye ve halkın iradesine saygı duymaya çağırıyorum." değerlendirmesini yaptı. "Bu darbe girişimi derhal durdurulmalıdır." mesajını paylaşan Maas, barışçıl diyalog ve diktatörlüğe son verme çağrısı yaptı. Sudan'da bir grup askerin sabah saatlerinde Başbakan Abdullah Hamduk ile ülkeyi yöneten koalisyon hükümeti ortağı partilerin liderlerini alıkoyduğu bildirilmişti. Bunun üzerine başkent Hartum'da protestoların başladığı ve bazı yollarda göstericilerin lastik yakarak yolları trafiğe kapattığı kaydedilmişti. SUDAN BAŞBAKANLIK OFİSİ: GELİŞMELER ANAYASAL BİLDİRİYE AYKIRI Sudan Başbakanlık Ofisi, ordu birliklerinin Başbakan Abdullah Hamduk ve bazı siyasileri alıkoymasını, ordu ile Özgürlük ve Değişim Güçleri Birliği arasında imzalanan Anayasal Bildiriye aykırı olduğunu açıkladı. Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Başbakan Hamduk ve eşi, bugün şafak vakti Hartum'daki ikametlerinden askeri güçler tarafından bilinmeyen bir yere kaçırıldı." ifadesi kullanıldı. Ülkedeki gelişmelerin "anayasal sürece aykırı" olduğu değerlendirmesi yapılan açıklamada, "Özgürlük, barış ve adalet arayışında kanların döküldüğü devrim kazanımlarına karşı tam bir darbedir." değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, "Sudan devletinin askeri liderleri, Başbakan Hamduk ve ailesinin güvenliği ile sağlığından sorumludur. Bu liderler, aldıkları tek taraflı kararların cezai, hukuki ve siyasi sonuçlarını taşımaktadır." ifadesine yer verildi. Barışla kazanılan Sudan devriminin yıkılmayacağının altı çizilen açıklamada Sudan halkı, barışçıl yollarla sokaklara davet edildi. Açıklamada, "Devrimcilerin özgürlük, barış ve adalet yolunda akıttığı kan, maceracıların ayakları arasında boşa gitmeyecektir." ifadesi kullanıldı.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’ndan Polonya tepkisi: 'THY'nin hedef alınmasını kasıtlı buluyoruz'

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle; Üçüncü ülke vatandaşlarının Belarus toprakları üzerinden müttefikimiz Polonya, Litvanya ve Letonya’ya yasadışı geçişi konusunda gerekli önlemlerin alınmadığı ve sınır bölgelerinde zor durumda bırakıldıkları üzüntüyle görülmektedir. Yaşanan çok boyutlu sorun bu yıl 70. yılını kutladığımız Mültecilerin Hukuki Statüsü Hakkında Cenevre Sözleşmesi’nden kaynağını alan uluslararası koruma sisteminin aşınmasına sebep olabilecektir. Son on yıldır dünyada en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin, Polonya, Litvanya ve Letonya’nın karşı karşıya bırakıldıkları bu sınamayı en iyi anlayan ülkelerden biri olarak müttefiklerine desteği tamdır. THY'NİN HEDEF ALINMASINI KASITLI BULUYORUZ Öte yandan, Türkiye’nin, tarafı olmadığı bir konuda sorunun parçasıymış gibi gösterilmeye çalışılmasını reddediyoruz. Ayrıca, bu konuda şeffaf şekilde bilgi paylaşılmasına rağmen, Türk Hava Yolları gibi küresel çapta saygınlığa sahip bir şirketimizin hedef alınmasını kasıtlı buluyoruz. Türkiye yasadışı göç ve insan kaçakçılığına karşı mücadelede gerekli adımların atılmasının önemini her fırsatta vurgulamakta, uluslararası toplumu bu konuda sorumlu ve duyarlı olmaya davet etmektedir. İlgili tarafların sorunu itidalle çözmesini ümit ediyor ve Türkiye olarak sorunun aşılmasında her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu vurguluyoruz.

2 yıl önce

Rusya, YPG'li heyeti kabul etti! Dışişleri Bakanlığı'ndan tepki: Kaygıyla karşılıyoruz

Son dönemlerde Beşar Esad yönetimiyle PKK'nın Suriye kanadı YPG arasında arabuluculuk görevi yürüten Rusya'dan yeni bir hamle geldi. ÜST DÜZEY PROTOKOLLE AĞIRLANDILAR Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, PKK/YPG'nin elebaşlarından İlham Amed başkanlığındaki bir heyeti cuma günü Moskova'da üst düzey bir protokolle ağırladı. SURİYE İLE PKK/YPG ARASINDA YÜRÜTÜLEN MÜZAKERELER GÖRÜŞÜLDÜ Heyette, terör örgütünün güdümündeki sözde Demokratik Suriye Meclisi üyeleri Sanharib Barsoum, Sihanok Dibo ve Hikmet Habib yer aldı. Görüşmede Cenevre'de süren Anayasa Komite çalışmaları ile Suriye ile PKK/YPG arasında yürütülen müzakereler ele alındı. DIŞİŞLERİ'NDEN TEPKİ GELDİ: KAYGILIYIZ Öte yandan Ankara, PKK/YPG'nin Moskova'da ağırlanmasına sert bir açıklama ile tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, terör örgütü PKK/YPG güdümündeki sözde "Suriye Demokratik Konseyi" unsurlarından oluşan bir grubun Rusya Federasyonu'na davet edilmesinin ve Rus resmi makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesinin kaygıyla karşılandığı kaydedildi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’ndan Suriye Parlamentosu'nun skandal Hatay bildirisine sert yanıt

Dışişleri'nden Suriye Parlamentosu'nun skandal bildirisi hakkında açıklama yapıldı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: "Suriye halkını hiçbir şekilde temsil etmeyen, demokratik meşruiyetten yoksun Halk Meclisi’nin ülkemizin toprak bütünlüğünü hedef alan hadsiz ve hukuksuz açıklamasını şiddetle reddediyoruz. "Her türlü tehdide karşılık vermekte kararlıyız" Bu tarz açıklamalar, kendi halkına yıllardır zulmeden, yüzbinlerce masumun ölümünden ve milyonlarcasının yerlerinden yurtlarından edilmesinden sorumlu bir rejimin içinden çıkamadığı hezeyanın bir başka tezahürüdür. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de, vatan topraklarına göz diken alçakça emellere ve milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdide karşı gerekli karşılığı verme azim ve kararlılığına sahiptir."

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10